Mayıs 8

Bağlanma Stilimizle Yaşamak

Hale Nur Yücedal 8 Mayıs 2025 Perşembe 32

Çocukluk dönemimiz, yaşam boyu kurduğumuz ilişkilerin temelini atar. Özellikle erken yaşlarda bakım verenlerle kurduğumuz bağ, biz farkında olmasak da yetişkinlikteki duygusal bağlanma kalıplarımızı şekillendirir. Psikoloji literatüründe “bağlanma stilleri” olarak adlandırılan bu yapılar, romantik ilişkilerimizden arkadaşlıklarımıza, stresle başa çıkma biçimimizden özgüvenimize kadar pek çok alanı etkiler.

Bağlanma Teorisi Nedir?
Bağlanma teorisi, ilk kez John Bowlby tarafından ortaya atılmış, Mary Ainsworth’ün çalışmalarıyla geliştirilmiştir. Bu teoriye göre bireyler, bakım verenleriyle olan erken dönem deneyimlerine göre belirli bağlanma stilleri geliştirir. Genel olarak dört bağlanma stili tanımlanır: güvenli, kaygılı, kaçıngan ve dağınık (çelişkili).

Güvenli Bağlanma:
Güvenli bağlanmaya sahip bireyler, ilişkilerde hem kendilerine hem de karşılarındakine güven duyabilirler. Yakınlıktan keyif alır, ama bağımsızlıklarını da koruyabilirler. Bu stil genellikle sağlıklı ve destekleyici bir aile ortamında gelişir.

Kaygılı Bağlanma:
Bu bireyler ilişkilerde onaylanma ve sevgi arayışında yoğun bir ihtiyaç duyarlar. Terk edilme korkusu belirgindir. Bu da çoğu zaman karşı tarafa fazla bağlanmalarına ve duygusal dalgalanmalar yaşamalarına neden olabilir.

Kaçıngan Bağlanma:
Kaçıngan bireyler, yakınlıktan rahatsızlık duyabilirler. Bağımsızlıklarını korumak için duygusal mesafeyi tercih ederler. Bu da onları zaman zaman soğuk ya da mesafeli gösterebilir.

Dağınık (Çelişkili) Bağlanma:
Bu stil, genellikle tutarsız veya travmatik bakım deneyimlerinden kaynaklanır. Birey, hem yakınlık ister hem de ondan korkar. Bu da yoğun içsel çatışmalara yol açabilir.

Bağlanma Stilimiz Günlük Hayatımızı Nasıl Etkiler?
Bağlanma stilimiz, özellikle stresli durumlarla nasıl baş ettiğimizi ve ilişkilerde ne kadar açık ya da savunmada olduğumuzu belirler. Örneğin, kaygılı bağlanan biri bir tartışmada hemen terk edilme korkusuna kapılabilirken, kaçıngan biri duygusal yoğunluk karşısında uzaklaşma eğiliminde olabilir.

İş hayatında da bu stillerin izlerini görebiliriz. Güvenli bağlanan bireyler ekip çalışmalarında daha iş birliğine açıkken, kaçıngan bağlananlar bireysel çalışmaları tercih edebilir. Kaygılı bağlananlar ise sürekli onay arayışıyla tükenebilirler.

Değişim Mümkün mü?
İyi haber şu ki, bağlanma stilimiz sabit değil. Farkındalık, terapi ve sağlıklı ilişkiler sayesinde daha güvenli bir bağlanma biçimine doğru evrilebiliriz. Özellikle psikoterapi, bu içsel dinamikleri anlamak ve yeniden yapılandırmak için güçlü bir araçtır.

Sonuç:
Bağlanma stilimiz, hayatımıza bir pusula gibi yön verir. Onu tanımak, hem kendimizi hem de ilişkilerimizi daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olur. Bu farkındalık sayesinde daha doyurucu, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmamız mümkün hale gelir.

Yazar: Hale Nur Yücedal

Yazar

Hale Nur YÜCEDAL - Psikolojik Danışman

Videolar